11 Nisan 2024 Perşembe

Sensei

Onu ilk olarak 2004 Yılının Mayıs ayında gördüm. Üniversiteden bir arkadaşımın Kendo adında bir sporla ilgilendiğini duymuştum. O dönem canımın sıkkın olduğunu düşünerek beni de kendi çalışmalarına davet etmişti. Sırf bir değişiklik olsun diye davetini kabul ettim ve son ders çıkışı genelde yaptığım gibi Sakarya caddesine gitmek yerine, üniversitemin beden eğitimi bölümündeki spor salonuna gittim.

Dersin başlamasına yarım saat kadar vardı. Antrenmana başlamak için bir bambu kılıca ihtiyacım olduğunu söylediler ve beni ödünç bir kılıç bulmam için içerdeki bir odaya yönlendirdiler. O odada Japonya’dan kendo çalışmalarında kullanılmak üzere hibe olarak gönderilmiş kırık dökük ekipmanları tamir etmeye çalışan bir adamla karşılaştım.

Çok sakindi, yumuşak bir sesi ve çat-pat bir İngilizcesi vardı. Karşısında ilk hissettiğim şey olağanüstü bir sükûnetti. Kendisine kendoyla ilgili aklıma gelen birkaç anlamsız soru sordum. Nezaketle dinledi ve cevapladı. O anda farkında değildim ama hayatımdaki en büyük yol göstericimle tanışmıştım. Eski hayatım hızlı ve geri dönülmez bir şekilde değişecekti ve tüm bunlar onun her yaptığı işte olduğu gibi gayet mütevazi bir sükûnetle olacaktı.

Daha sonraları pek çok kendo eğitmeniyle çalışma fırsatı buldum. Hepsi de birbirlerinden mümtaz insanlardı ve kendoyu çok iyi biliyorlardı. Hatta bazıları ondan bile iyiydi. Ama onun benim üzerimdeki hakkı bambaşkadır. Bana sadece eğitim vererek değil, kimi zaman akıl vererek, kimi zaman kızarak, kimi zamansa sahip çıkarak çok yardım etti. Bana pek çok şey öğretti. Benim için bir öğretmenden daha çok bir ilham kaynağıydı. Ona baktığımda sadece nasıl bir kendocu olmak istediğimi değil, nasıl bir insan olmak istediğimi de görüyordum. Öğrettiklerinin hepsini anladığımı veya uygulayabildiğimi söyleyemem. Hatta ona layık bir öğrenci olduğumu bile iddia edemem. Hayattayken onu gerektiği gibi onurlandırmayı maalesef başaramadım. Ama ondan öğrenebildiğim bir şey varsa o da şudur ki: Kendo’da ki en büyük beceri iyi ve doğru bir insan olabilme becerisidir ve bu beceriye sahip olmadan başka hiçbir beceriye sahip olmanın bir anlamı yoktur.

Aradan yirmi yılla yakın zaman geçti. Bunca zaman onun öğrencisi olmama rağmen özel hayatı hakkında pek az şey bilirim. Öldüğünde bazı arkadaşlarım bana onun nasıl bir insan olduğunu sordular. Bu soruya öyle süslü bir cevap vermeyi maalesef başaramam ama şunları söyleyebilirim.

Mitsunori Matsumura sakin bir insandı.
Mitsunori Matsumura barışçıl bir insandı.
Mitsunori Matsumura yardımsever bir insandı.
Mitsunori Matsumura iyi bir insandı ve
Mitsunori Matsumura benim hocamdı...


Mitsunori Matsumura 1941 – 2024
Anısına Öğrencisi Ali Barış Öztürk
11 Nisan 2024

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder